26 Mart 2009 Perşembe

En iyi kadın filmi belli oldu!

Jane Campion’ın Piyano (The Piano, 1933) filmiyle Agnes Varda’nın Beşten Yediye Cleo’su (Cléo de 5 à 7, 1962) ilk sırada yer aldı.

Bu sene 07 - 14 Mayıs tarihleri arasında 12.si düzenlenecek olan Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nin SİYAD - Sinema Yazarları Derneği’ne üye kadın sinema yazarları arasında yaptığı soruşturma sonuçlandı. “En Sevdiğiniz Kadın Filmi” konulu bu soruşturmada Jane Campion’ın Piyano (The Piano, 1933) filmiyle Agnes Varda’nın Beşten Yediye Cleo’su (Cléo de 5 à 7, 1962) ilk sırada yer aldı. Soruşturmada Türkiye sinemasından Atıf Yılmaz, Adı Vasfiye (1985) ve Ah Belinda (1986) filmleriyle ilk sıralarda yer aldı.

İstanbul 2010’da Sanatçılar seslerini yükseltiyor

Günter Grass, Atwood, Le Clezio gibi yazarları İstanbul’a getirecek 2010 projesi iptal. Proje sahibi Sezer Duru, bütçenin kesintiye uğradığını söylüyor. Bir grup sanatçı da ‘şeffaflık’ talep eden bir bildiri yayımladı
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti’nin en çok ilgi çeken projelerinden biri, ‘Ünlü Yazarların İstanbul Buluşması’ iptal oldu. Projeyi hazırlayan yazar ve çevirmen Sezer Duru ‘bütçesi kısıtlandığı için’ projeyi iptal etme kararı aldı. Böylece, hiç değilse 2010’da, iyi bildiğimiz, Nobel ödüllü yazarlarla tanışma, onların ortak imzasını taşıyan, belli ki dünya çapında ilgi görecek bir kitabı okuma ihtimali ortadan kalkmış oldu.
Sezer Duru, Almanya’da Berlin Festivalleri’nin yöneticisi olan Dr. Joachim Sartorios’la birlikte hazırladığı proje kapsamında 16 tanınmış yazarı İstanbul’da ağırlayacaktı. Aralarında Amin Maalouf, Has Magnus Enzensberger, Arundhati Roy, Margaret Atwood, Paul Auster, Günter Grass, A.S Byatt, Tahar Ben Jelloun, Jean-Marie Le Clezio gibi isimlerin olduğu yazarlardan 10 kişiye davet mektupları gönderilmiş, kimilerinden olumlu cevaplar alınmıştı. Proje kapsamında önce yazarlardan İstanbul izlenimlerini yazmaları istenecek, daha sonra İstanbul’da söyleşiler düzenlenecekti. Yazılan metinler ortak bir kitapta toplanacak, ayrıca ‘çevre, savaş, açlık’ gibi konularda bir ‘2010 yazarlar bildirisi’ yayımlanacaktı.
Bundan altı ay kadar önce yayımlanan 2010 Projeleri kitabında da yukarıda özetlediğimiz şekilde aktarılan proje, şimdi iptal olma yolunda. Sezer Duru, pazartesi günü 2010 Ofisi’ne yolladığı bir mektupla, bütçe kısıntıları ve prosedürden kaynaklanan zorluklar nedeniyle çekilme kararını bildirdi. Sezer Duru’dan aldığımız bilgiye göre, davet edilen yazarlara iptal mektupları da yollanmaya başlandı...
Sezer Duru, projenin bütçesinin 300 bin Avro olduğunu, ancak 2010 yönetiminin bu bütçeyi 200 bin YTL’ye düşürdüğünü söylüyor. Proje işlemeye başladıktan sonra şirket kurması, KDV ödemesi gerektiğini de öğrenen Duru, sonunda çekilmeye karar vermiş: “Ne KDV öderim, ne vergi öderim. Ben şirket değilim, tüccar değilim. Mal satmıyorum, düşünce ve yaratıcılığa aracılık ediyorum. Burada çok istisnai bir durum var ve bunu onların halletmesi gerekirdi. Kitap, çevirmen, salonlar, konaklamalar hepsini üstüme yıktılar. Prosedürün dışına çıkamadılar.” Sezer Duru, projeden para kazanmadığını özellikle vurguluyor. Bütçe kabul edilse bile Sartorios ve Duru masraflar için sadece 3’er bin Avro alacaklarmış, o da kalmış. Sezer Duru son söz olarak “Bana göre Türkiye hâlâ yaratıcı sanatçının önemini anlamadı, anlayacağı da yok.” diyor.

‘Bütçeyi yeniliyorduk’
2010 Ajansı’nda edebiyat projelerinin yönetmeni Ahmet Kot ise, “Mektubu masamda bulunca çok şaşırdım!” diyor: “Çok beğendiğim bir proje. Herhalde işlerin gecikmesi Sezer hanımı üzdü. Bize ilettiği sıkıntıları çözmek için uğraşıyoruz. O da prosedüre ilişkin bir şey. Kişisel bir başvuru yapılmış, KDV filan gibi detaylar düşünülmemiş. ‘Ben bunu ödeyemem’ dedi. Yönetim Kurulu toplantığında KDV’den doğan farkı ilave ederek bütçesi yenilenecekti. Ama onun dışında bütçenin yetersizliğine dair bir kez bile bana bir şey söylemedi.”
Yürütme Kurulu’nda yaşanan istifalar, zamanın hızla daralması, pek çok projenin istenilen seviyede ilerlememesi gibi sıkıntılara şimdi önemli projelerden birinin iptali eklenmiş oldu. İstanbul’da çok okunan, saygın yabancı yazarları nadiren görebilen edebiyat düşkünleri için de merakla beklenen bir buluşma şimdilik tatlı bir hayale dönüşmüş gibi görünüyor.

‘Bu sahnede biz de varız!’
Yukarıdaki başlık, Çağdaş Gösteri Sanatları Girişimi’nin yaptığı açıklamanın başlığı. 2010’la ilgili sanatçıların rahatsızlıkları biliniyordu. Nitekim, önceki gün hazırlanan bildirilerden biri daha yayımlandı. “Gelişmelerden kaygı duyuyor; kamuoyunda yaratılan güvensizliğin giderilmesini bekliyoruz” denilen bildiride İstanbul 2010 Ajansı’na yönelik şu talepler sıralanıyor:
* Katılımcı ve demokratik anlayışa sadık kalınması. l 2010’a dokuz ay kala Yürütme Kurulu’nu istifaya taşıyan sebeplerin kamuoyuna açıklanması.
* Ajans içinde ve ajansla proje sahipleri arasında süren iletişimsizliğin ortadan kaldırılması.
* Proje değerlendirme ve hayata geçirme aşamalarındaki hantallık, tutarsızlık ve belirsizliğinin giderilmesi.
*Projeleri değerlendiren kurullara ve proje sahiplerine müdahale edilmemesi. Kurullardan geçmeyen projelere, kişi ve kurumlara ayrıcalık tanınmaması, süreçlerin nesnel, şeffaf ve denetlenebilir kılınması.
Kültür endüstrisi kendi içinde rekabet ederken, varlıkları unutulan sanatçılar seslerini yükseltmeye başladı. Dans, performans, tiyatro yapan sanatçıları temsil eden kurum ve kuruluşların imza attığı bildiri, açıkça şeffaflık talep ediyor, katılımcı olunmasını istiyor. Altında Övül-Mustafa Avkıran, Nihal Koldaş, Aylin Kalem, Mihran Tomasyan, Aytül Hasaltun, İlyas Odman, Zeynep Günsür, Genco Gülan, Naz Erayda, Kerem Kurdoğlu, Tuğçe Tuna, Mustafa Kaplan, Mehmet Ergen, Yeşim Özsoy Gülan, Emre Koyuncuoğlu, Şule Ateş, Tülin Özen gibi sanatçıların isimleri olan bildiri şöyle bitiyor:
“Bu sürecin, İstanbul’un kültür-sanat alanındaki altyapı açıklarına kalıcı ve elle tutulur çözümler getiren bir fırsat olarak değerlendirilmesini istiyoruz. Bu şehrin ‘Kültür Başkenti’ unvanını edinmesine ve geleceğe taşımasına katkıda bulunan paydaşlar olarak, İstanbul 2010 bizimdir. İstanbul biziz. Bu sahnede biz de varız!

Cannes, animasyon filmi 'Up' ile açılacak

Ratatouille, Wall-E gibi son yılların Oscar'lı animasyon filmlerine imza atan Disney Pixar stüdyolarının yeni yapımı 'Yukarı Bak' (Up), 62. Cannes Film Festivali'nin açılış filmi olacak. Isabelle Huppert'in jüri başkanlığını yapacağı festival, 13-24 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecek.
Yukarı Bak, önceki yıllarda yarışma bölümüne seçilen yapımlardan farklı olarak festivalin açılışında gösterilen ilk animasyon olacak. Kayıp Balık Nemo'nun senaristlerinden Bob Peterson'ın yazıp Pete Docter'ın yönettiği film, digital 3D (üç boyut) formatında. Filmde 78 yaşındaki baloncu Carl Fredricksen, evine binlerce balon bağlayıp Güney Amerika'ya doğru yola çıkar. En büyük kâbusunu da yanında götürmekte olduğunu ise sonradan fark eder: Fazlasıyla iyimser doğa kâşifi 8 yaşındaki Russel. Yukarı Bak, ABD'de 29 Mayıs'ta, Türkiye'de ise 16 Ekim'de gösterime girecek.

Ankara'da orkestralar baharı

Artık bir bahar geleneği haline gelen Uluslararası Ankara Müzik Festivali'nin başlamasına sayılı günler kaldı. Müzikseverlerin merakla beklediği festival programı, etkinliği düzenleyen Sevda-Cenap And Müzik Vakfı tarafından açıklandı. Ekonomik kriz nedeniyle bu yılki festivalin sönük geçeceği beklense de korkulan olmadı.
26.sı düzenlenen festival, 4-30 Nisan arasında yerli ve yabancı çok sayıda tanınmış sanatçıyı ağırlayacak. Bu yılki festival programı, senfoni orkestrası konserleriyle dikkat çekiyor. Cumhurbaşkanlığı ve Bilkent senfoni orkestralarının da aralarında olduğu 8 orkestra konser verecek. Hırvat HGM Jazz Orchestra, konuk solist Yıldız İbrahimova ile, Ankara Büyükşehir Belediyesi Kent Orkestrası ise Eski 45'likler teması ile festivalde yer alacak. 4 Nisan'da viyolonsel sanatçısı Benyamin Sönmez'in konuk olarak katılacağı Hacettepe Senfoni Orkestrası konseriyle başlayacak festivalde Türk sanatçıların ağırlığı dikkat çekiyor. Erol Erdinç Hüseyin Sermet, Emre Şen ve Atilla Aldemir, bu isimlerden bazıları.

Ekonomik krizin popüler etkinlik planlamalarına engel olduğunu, buna rağmen programını çeşitlilik ilkesine uygun şekilde hazırladıklarını anlatan Festival Koordinatörü Elif Başman, "Programımızı, kalite standardımızı ve festival ilkelerini koruyabilecek şekilde ayağımızı yorganımıza göre uzatmamıza olanak verecek şekilde yaptık." diyor.

Müzikle tiyatroyu buluşturan Sizlerle Mozart, Sapho'dan Leo Ferre şarkılarını içeren Şark Yolu, modern müzik meraklıları için Kamran İnce, Cihat Aşkın ve MİAM Yeni Müzik Topluluğu'nun yer alacağı etkinlikler de festivaldeki çeşitliliği yansıtıyor. Festivalin 7'den 77'ye hitap edecek iki renkli etkinliği ise çocukları, gençlerle kendini genç hissedenleri heyecanlandıracak ritim-dans gösterisi ve akrobatik dans etkinliği Kataklo. Klasik gitar hayranlarına da bir sürpriz var: Duo Melis (Susana Prieto ve Alexis Muzurakis) 27 Nisan'da 20.30'da MEB Şûra Salonu'nda sahneye çıkacak. Festivalin kapanışını ise 29 ve 30 Nisan'da yine aynı salonda vereceği iki konserle Shlomo Mintz yönetimindeki Zagrep Filarmoni Orkestrası yapacak. 15 ve 25 TL olarak belirlenen festival biletleri öğrencilere 5 TL indirimli olarak 28 Mart Cumartesi günü Biletix kanalıyla satışa çıkıyor.


24 Mart 2009 Salı

Nedim Gürsel'in son kitabı ''Hatırla Barbara''

Yazar Nedim Gürsel'in son kitabı ''Hatırla Barbara'' tanıtıldı.
Pergel İnşaat A.Ş'nin Caddebostan'daki genel merkezinde düzenlenen tanıtım toplantısında konuşan yazar Gürsel, 40 yıla yaklaşan Fransa serüveninin, hayatındaki önemini vurguladı.
Gürsel, kitabının, okuru, hem derin Fransa denilen coğrafyada, hem de anlatıcının belleğinde bir yolculuğa çağırdığını, bu bağlamda kitabın bir gezi ve anı kitabı olarak nitelendirilebileceğini söyledi.
Notre Dame De Sion Lisesi ve Saint Joseph Lisesinde açılan serginin sponsorluğunu üstelenen Pergel İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Evman da sanata önem veren kurumlara çok ihtiyaç duyulduğunu belirterek, bu zamana kadar birçok kültürel mekanın inşasına ve mimari işlerine imza attıklarını belirtti.
Nedim Gürsel sergisine ev sahipliği yapacak olan Notre Dame De Sion Lisesi Müdürü Yann de Lansalut da 20. yüzyılda artık hiçbir okulun topluma kapalı kalabileceğini düşünmediğini vurgulayarak, bugünün gençlerinin, yarının aktörleri olacağını ifade etti.
Görevlerinin, gençleri bilginin yanı sıra sanatla da desteklemek olduğunu dile getiren Lansalut, bu yüzden konser, tiyatro, gösteri ve sergilere ev sahipliği yapmaya devam edeceklerini kaydetti.
Serginin ikinci ayağının yapılacağı Saint Joseph Lisesi Müdürü Jean Michel Tricart ise Nedim Gürsel adına düzenlenen sunuma ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyduklarını ifade ederek, Gürsel'i gezgin, simgesel ve yetenekli kavramlarıyla nitelendirmek istediğini söyledi.
Nedim Gürsel'in Fransa hatıralarından bahsettiği ve Doğan Kitabevinden çıkan ''Hatırla Barbara'' kitabının ilk sergisi, 26 Mart-10 Nisan tarihleri arasında Notre Dame De Sion Lisesi'nde açılacak.
Sergide, ''Hatırla Barbara'' dışında, fotoğraf sanatçısı İbrahim Öğretmen'in çeşitli yıllarda Paris'te çektiği Nedim Gürsel fotoğrafları, Nedim Gürsel'in Fransa'da bulunduğu bazı şehirleri içeren fotoğraflar, Nedim Gürsel'in Fransa'ya yerleştiğinden beri Fransızcaya çevrilen 20'den fazla kitabı, Fransız basınında çıkan yazılar ve şahsi belgeler de sergilenecek.
Aynı sergi, 14-24 Nisan tarihleri arasında Saint Joseph Lisesi'nde tekrarlanacak.

"Asya Film Ödülleri"ni Japonlar aldı

"3. Asya Film Ödülleri"ne Japon filmleri damgasını vurdu.
Japon yönetmen Kiyoshi Kurosawa'nın "Tokyo Sonata" adlı filmi en iyi film ödülünü kazanırken, Kurosawa aynı filmin senaryosu ile en iyi senaryo ödülünü de aldı.
Oscar'da en iyi yabancı film ödülünü kazanan "Departures" adlı filmdeki oyunu ile Japon oyuncu Masahiro Motoki de en iyi erkek oyuncu ödülüne layık görüldü.
Japon yönetmen Hirokazu Koreeda ise "Still Walking" adlı filmi ile en iyi yönetmen ödülünü kazandı.
En iyi kadın oyuncu ödülünü de Çinli oyuncu Zhou Xun, "The Equation of Love and Death" adlı filmdeki oyunu ile elde etti.

King’in palyaçosu yine korkutacak

Roman uyarlamaları sinema dünyası için vazgeçilmez olmaya devam ediyor. Korku ve gerilim romanları ustası Stephen King’in kaleminden çıkanlar bir kez daha film oluyor. Pek çok romanı ve hikâyesi sinemalaştırılan yazarın, bu kez de ünlü romanı It/O beyazperdeye taşınıyor.
Ünlü romanda çocukları en büyük korkularıyla yüzleşmeye zorlayan ve onlara korkulu anlar yaşatan palyaço Pennywise ile çocukların yıllar sonra onunla savaşabilmek için bir araya gelmeleri konu edilmişti. 1986 yılında yazılmış olan O, 1990 yılında mini televizyon dizisi olarak ekranlara gelmiş ve yoğun ilgi görmüştü.
Warner Bros Stüdyoları tarafından çekilecek olan filmi beyazperdeye uyarlamak için senaryo yazarı Dave Kajganich ile anlaşıldı. Nicole Kidman’ın rol aldığı The Invasion adlı gerilim filminin senaryosuna da imza atan Kajganich, King’in ünlü Hayvan Mezarlığı/Pet Semetary romanını da yeniden uyarlamaya hazırlanıyor. Hayvan Mezarlığı ilk kez 1989 yılında sinemaya uyarlanmış, gördüğü yoğun ilgi üzerine devam filmleri de çekilmişti.
King imzalı O, ilk yayımlandığında çok satanlar arasına girmişti. Kitapta, kendilerine “Kaybedenler” adını vermiş bir grup çocuğun “O”nunla savaşıp hayatta kalmaya çalışmaları ve yaratığın yaklaşık 30 yıl sonra dönüp artık yetişkin olan “Kaybedenler”e yeniden musallat oluşu tüyler ürpertici bir şekilde kaleme alınmıştı. Mini dizide Harry Anderson, Dennis Christopher, Richard Masur, Annette O’Toole rol almıştı. Çocukların korkulu rüyası olan ürkünç palyaçoyu ise Tim Curry canlandırmıştı. Radio Times dergisi okuyucuları mini diziyi tüm zamanların en ürkütücü televizyon programı olarak seçmişti. Öykünün orijinali 1958 ve 1985 yıllarında geçse de, eserin beyazperde versiyonunun günümüzde geçmesine karar verilmiş.
Stephen King, her zaman eserleri beyazperdeye en çok uyarlanan yazarlar arasında yer aldı. Ünlü yazarın Yeşil Yol/Green Mile, Esaretin Bedeli/Shawshank Redemption, Cinnet/The Shining, Sis/The Mist ve Carrie gibi eserleri pek çok kez sinemalaştırılmış ve kimi sinemaseverleri ürkütürken kimi de duygulandırmıştı.

Şener Şen senaryo arıyor

İkinci Bahar’dan sonra hiçbir dizide yer almayan ünlü sanatçı Şener Şen, televizyona küsmediğini ancak kendisine uygun bir senaryo bulamadığını söyledi.
Şener Şen, şöyle konuştu: “Her yıl 5-6 dizi teklifi geliyor. Ama daha ikinci sayfada ‘Ben bu projede olamam’ diyorum. Çünkü topluma örnek olacak bir senaryo arıyorum.”
İkinci Bahar dizisinden sonra televizyondan elini ayağını çeken Türk sinemasının yaşayan efsanelerinden Şener Şen,“Her sezon 5-6 tane dizi teklifi alıyorum. Ama daha ikinci sayfayı okurken ‘Ben burada olamam’ diyorum. Ne yazık ki, topluma örnek olacak bir senaryoyla hâlâ karşılaşmadım” dedi.


Atıf Yılmaz filmleri Paris'te

Ünlü yönetmen Atıf Yılmaz’ın filmleri Fransa’nın başkenti Paris’te gösterime girecek.
Fransa’da Türk göçmen derneği "Elele"nin girişimiyle 29 Mart ve 4 Nisan tarihleri arasında Paris’in 10. bölgesindeki L’Archipel sinemasında Yılmaz’ın Türk sinemasına damgasını vurmuş filmleri gösterilecek.
"Bir Yudum Sevgi", "Adı Vasfiye", "Eylül Fırtınası", "Mine", "Selvi Boylum Al Yazmalım", "Gece, Melek ve Bizim Çocuklar", "Düş Gezginleri", "Eğreti Gelin" ünlü yönetmenin Paris’te gösterime girecek filmleri arasında yer alıyor.
Etkinlikler dolayısıyla Paris’e gelecek Türk sinema oyuncularının da katımıyla filmlerin gösteriminden önce düzenlenecek açık oturumlarda, "Atıf Yılmaz sineması" tartışılacak.
Elele derneği, sosyal danışmanlık, Fransa’ya yeni gelen Türk aileleri bilgilendirme, yönlendirme ve hukuk danışmanlığı ile Türkçe ve Fransızca dil eğitimi alanlarında çalışmalarda bulunuyor.
Dernek çalışanları ayrıca seminer ve konferans gibi birçok ulusal ve uluslararası etkinliğe katılırken, birçok sanatsal ve kültürel faaliyetin düzenlenmesinde etkin rol oynuyor.

Sonradan Yaşamak

Sonradan Yaşamak, felsefe profesörü Önay Sözer'in yeni romanı: Geçmişte kaldığı sanılan bir dramının sonradan ama ilk kezmiş gibi yaşanmasına neden olan tuhaf olaylar silsilesi anlatılıyor.
Zefir, tanınmış bir ressamdır... Nazire, ona "canlı model"lik yapmaktadır... Peki, Nazire yaşamıyla da bir yazara konu olursa, yani bir romana "model"lik yaparsa ne olur?
Beyoğlu'nda nostaljik bir otelde bu üç kişi arasında başlayan garip olaylar sırasında yazar, romanı için taslak üstüne taslak karalayıp durur. Ressam ise kendisine poz veren Nazire'nin yerinde ona çok benzeyen gizemli bir hayalet görerek izini sürer. Bu hayalet, Nazire'nin çoktan sildiği geçmişinden gelmektedir. Unutulmak istenen bir aile dramı böylece canlanır. Bu romanda okuyucuyu alışılmadık bir son beklemektedir.
Sonradan Yaşamak / Önay Sözer
Sayfa sayısı: 224 sayfa
Fiyatı: 14 TL

TADIMLIK:

(...) modelin adından başlayalım. Nazire: Karşılık olarak, benzetilerek yapılan davranış (...). Kuşkusuz, benim Zefir'in bulduğu ve kendisine modellik etmesini istediği genç kadının ardına düşmem (olayların başını anımsayalım), mektuplaşmamız sırasında daha yakından tanımaya başladığım "o"nu kendi romanım için canlı model haline getirmeye çalışmam (bu duyulmadık, benzersiz olay) Zefir'in işine bir nazire yapmamdan başka bir şey değildi. Zefir beni etkilemişti, kuşkusuz ona özeniyordum. Fakat aynı zamanda bu işte Zefir'e yapılmış bir "ithaf" olsa bile ondan ayrıldığımı duyuyordum. Ben Nazire'ye ölü gibi poz verdirmek şöyle dursun! asla poz verdirmediğim gibi, tam tersine... Nazire benim için, kalemimin ucundaki kadındı ve kalemimi o oynatıyordu. Başarabilirsem romanımı yaşamın kendisine yazdıracaktım. Ortaya bir yaşam çıkacak: sıradan yaşamla titreşim halindeki başka bir yaşam.
Önay Sözer Yüksek öğrenimini İstanbul Üniversitesi Hukuk ve Edebiyat fakültelerinde tamamladı. 1992'den itibaren aynı üniversitede, daha sonra Boğaziçi Üniversitesi'nde felsefe profesörlüğü yaptı. Alman, Fransız üniversitelerinde Hegel ve fenomenoloji üzerine dersler, son olarak 2008'de Köln Üniversitesi'nde Heidegger üzerine bir dizi konferans verdi.
Yazın yaşamına ikinci A Dergisi ile atılan Önay Sözer'in yayımlanan roman/anlatı kitapları: Öteki (1981, Yazko Roman Ödülü), Çıplak Gülüş (1986), Isis'in Düğümü (2004). Ayrıca Kadın ve Benzeri. Bir Kadın Ütopisi (1993) adlı bir deneme kitabı ve dergilerde edebiyat, sanat üzerine yazıları var.

Gazze olayı filmleştirildi

Yönetmen Necati Sönmez'in geçtiğimiz ay Gazze'de yaşanan kıyım sonrasında çektiği belgesel niteliğindeki 'Gazze'nin Yarası' adlı filmi, İstanbul Uluslararası Film Festivali'nde gösterilecek. Festivalin çarpıcı filmleri arasında yer alan 'Gazze'nin Yarası'nda; Fayez El Sersawi, Aum Ibrahim Joha, Ebtesam Al Samouni, Abdallah Al Ghoul adlı oyuncular rol alıyor.

23 Mart 2009 Pazartesi

Osmanlı sanatı tezhibe çağdaş yorum

İzmir'de tarihi Kızlarağası Hanı'nda atölyesi bulunan tezhip sanatçısı Özlem Özarı, eserlerinde, ABD'de aldığı renk teorisi derslerinin etkisiyle klasik üslubu, kullandığı renklerle günümüze yorumluyor.
Tarihi Kızlarağası Hanı'ndaki atölyesinde çalışmalarını sürdüren Özarı, 15 yaşında resim eğitimi aldığını, resim öğretmeninin yönlendirmesiyle tezhip sanatına ilgi duyduğunu söyledi.
Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tezhip Tasarım Bölümü'nde okuduktan sonra ABD'de renk ve tasarım eğitimi gördüğünü belirten Özarı, şöyle devam etti:
''İzmir'de tezhip atölyesi açan ilk kişiyim. Burayı açmadan önce çalışmalarımı evde sürdürüyordum ve sergilerde izleyicinin beğenisine sunuyordum. Eski Türk sanatı olan tezhibi gelecek kuşaklara aktarmam gerektiğini düşünerek burayı açtım. Yaklaşık iki yıldır atölye ortamında çalışıyorum. Tezhibe gönül vermiş veya eğitimini almış arkadaşlara, çalışmalarını atölyede sürdürmelerini öneriyorum.''

RENKLERDE FARKLI YORUM
Tezhibin çok popüler olmadığını, bu sanatın en seçkin örneklerinin yurt içi ve yurt dışında açılacak sergilerde tanıtılması gerektiğini ifade eden Özarı, şunları kaydetti:
''Bu bizim sanatımız. Tezhibi yaparken büyük keyif alıyorum. Benimkisi aşk, tutku. Klasik tezhibin ötesine geçerek günümüze uygun yorumlarını yapmaya çalışıyorum. Klasik üslup olan detay ve helezon işlemeciliğini kullanıyorum. Ama renklerde farklı bir yorum getiriyorum. ABD'de aldığım renk teorisi derslerinin etkisi oldu. Canlı ve çok farklı renkler kullanabiliyorum. Bununla ilgili hocam Yavuz Seçkin'den özel dersler aldım. Amacım bu sanatı bizden sonra gelecek olanlara el vermek. Orijinalleri Süleymaniye Kütüphanesi'nde bulanan tezhip, hat, minyatür örnekleri var. Vakıflar Genel Müdürlüğü bazı cami, eski bina, padişah fermanları ve el yazması eserlerin restorasyonunda bizi çağırıyor.''
KİŞİSEL VE KARMA SERGİLER
Eserlerini 4 kişisel ve 10 karma sergiyle sanatseverlerle buluşturduğunu belirten Özarı, ''İlk sergimi Bodrum'da açtım. Ardından Osmanlı İmparatorluğu'nun 700. kuruluş yıl dönümü etkinlikleri çerçevesinde İngiliz-Türk Kültür Sergisi'ne katıldım. Kur'an-ı Kerim sayfalarını ve tefsirleri içeren metinleri tezhipledim. Bunlar İlahiyat Fakültesi'nde sergilendi. ABD'nin Tennessee kentinde Greenhills Gallery'de eserlerim sergilendi. Yurt dışında büyük ilgi gördü. İnsanlar bir fırçayla neler yapılabildiğini görünce hayretler içinde kaldı'' diye konuştu.
ARAP ÜLKELERİNDE SERGİ
Kökeni Uygur Türklerine kadar uzanan tezhibin Osmanlı döneminde nakkaşhanelerde çalışan nakkaşlar tarafından yapıldığını anlatan Özarı, tezhibin eski Türkçe, özellikle Kur'an-ı Kerim sayfaları, padişah fermanları ve tuğralarda çok kullanıldığını ifade eti.
Özarı, ''Eski Türk sanatı olan tezhibin yurt dışında tanıtımını yapmak istiyorum. Özellikle tezhiplenen Osmanlıca metinlere Arapların daha çok ilgi göstereceğini düşünüyorum. Arap ülkelerinde sergiler açmayı planlıyorum'' dedi.

İsmail Dümbüllü ödülü Fırat Tanış’ın

Oyuncu Fırat Tanış, Müjdat Gezen Tiyatrosu tarafından düzenlenen İsmail Dümbüllü ödülüne layık görüldü. Tanış, ödülü 27 Mart’ta alacak
Müjdat Gezen Sanat Merkezince (MSM) bu yıl 29’uncusu düzenlenen "İsmail Dümbüllü Ödülü"ne, oyuncu Fırat Tanış layık görüldü.
MSM’den yapılan yazılı açıklamaya göre, ilki 1980-1981 tiyatro sezonunda verilen ödülün bu yıl Fırat Tanış’a verilmesi kararlaştırıldı. Tanış’a ödülü, 27 Mart’ta düzenlenecek törenle verilecek.
Geçmiş dönemlerde bu ödülü alanlar arasında Münir Özkul, Gazanfer Özcan, Suna Pekuysal, Rasim Öztekin, Demet Akbağ, Savaş Dinçel, Nejat Uygur ve Levent Kırca da bulunuyor
Clicky Web Analytics