9 Nisan 2009 Perşembe

Günahıyla sevabıyla Sedad Hakkı Eldem

Osmanlı Bankası Müzesi, Türk mimarisinin ustalarından Sedad Hakkı Eldem'in retrospektif sergisine ev sahipliği yapıyor. Eldem'i günahıyla sevabıyla gözler önüne seren serginin, özellikle 'iyi ki gerçekleştirilmemiş olan taslak ve projeler' bölümü, ziyaretçileri usta mimar üzerine yeniden düşünmeye davet ediyor.
Retrospektif sergilerin en büyük tehlikesi, sanatçının evvelini ahirini ortaya dökmesidir. Bu, bir bakıma yüzleşme, biraz eski defterleri karıştırma; yanlışları, eksikleri görme fırsatı olarak değerlendirilebilir. Hem sanatçıları hem de sanatseverleri bekleyen bu tuzak, bazen ürkütücüdür. Öyle ki; tüm hayalleriniz tuzla buz olabilir veya mutlu olabilirsiniz. Osmanlı Bankası Müzesi'nde açılan 20. yüzyıl Türk mimarisinin ustalarından Sedad Hakkı Eldem'in (1908-1988) retrospektif sergisi de tam bu noktada duruyor. Yatay ve dikey çekmeceler içerisine yerleştirilmiş çizimler, planlar, projeler, taslaklar ve fotoğraflar, usta mimarın olgunluk dönemini ele alıyor. Mimarın mirasçıları tarafından Koç Vakfı'na bağışlanan ve vakıf tarafından da sergi için Osmanlı Bankası Müzesi'ne ödünç verilen arşiv, ilk kez gün yüzüne çıkıyor. Geçtiğimiz yıl açılan 'Sedad Hakkı Eldem I: Gençlik Yılları' başlıklı sergiden sonra yüzünü gösteren bu yeni belgeler, bir kütüphanenin arşivinde dolaşıyormuş hissini veriyor. Sergiyi gezerken size eşlik eden boya kokusunun yanında, demirden çekmeceleri çekmek için biraz güç sarf etmeniz gerekecek. Türkiye'nin en büyük kişisel mimari arşivine sahip olduğu gerçeğinden hareketle, Eldem'in çalışmalarına odaklanan etkinlik, bir arşiv-sergi kimliğini taşıyor.
Sergide, Italo Calvino'nun, 'Gerçekleşmemiş gelecekler, geçmişin ölü dallarıdır' sözünü haklı çıkaran, hayata geçmemiş projeler var. 'İyi ki gerçekleştirilmemiş olan taslak ve projeler' isimli bu bölümdeki dal budak salmamış işler arasında Kuruçeşme sahil şeridi, Soğukçeşme Sokağı, Süzer Oteli gibi mekânlarla ilgili taslaklar yer alıyor. Serginin küratörleri Bülent Tanju ve Uğur Tanyeli, günahıyla sevabıyla Sedad Hakkı Eldem'i ele aldıklarını söylüyorlar. Amaçlarının da Eldem mitolojisine yeni katkılar yapmak değil, mimarlık dünyasının içindeki ve dışındaki herkesi Eldem'i tarihsel ve kişisel karmaşıklığı içinde kavramaya davet etmek olduğunu belirtiyorlar. Sergi, bu anlamda ünlü mimarı tüm çıplaklığıyla anlatıyor. Daha yaşarken erişilmezliğiyle merak uyandıran Sedad Hakkı Eldem'in sergisi bu büyüyü bozuyor mu acaba? Zira yarım yüzyıldan uzun bir meslek hayatının tüm verimi hiç dokunulmadan ortaya dökülmüş. Küratörler özellikle bu noktaya dikkat çekerken mimarı fildişi kuleden indirerek herhangi biri gibi ele alıyor. 1977'de çekilen bir belgesel filminde Eldem için, "O Sinan'dan sonraki en önemli Türk mimarıdır" denilir. Bu tanımlama bile ona yaşarken nasıl bir kimlik biçildiğini gösteriyor. Küratörler sergi kataloğunda ise şöyle diyor: "Kitaptaki tüm yazılardan sızan ve asla açıkça ifade edilmeyen sözüyse ortak gözüküyor: Sedad Hakkı Eldem'i ikinci bir Mimar Sinan yapmaya kolay heveslenebilir gözüken bir entelektüel ortama uygun malzeme sağlamamak." Eldem'in kendisine biçilen kimliği korumak istediğini, son on yılında efsanesini geliştirmek için hayat hikâyesine düşsel katkılar bile yaptığını söyleyen Tanju ve Tanyeli şöyle devam ediyor: "Sergi, Eldem'i yeniden gündeme taşımayı amaçlıyor. Burada Eldem'in ne kadar önemli olduğu vurgulanarak yüceltilmeyecek. İlginç olduğu kestirilebilen, ama hepsinden önemlisi, ona ilişkin başka hiçbir 20. yüzyıl Türk mimarı için söz konusu olamayacak kadar fazla veri ve belge bulunulduğu için incelenecek." diyor. Sergiyle aynı adı taşıyan kitapta çeşitli akademisyenlerin yazıları yer alıyor. 5 Temmuz'a kadar görülecek sergi, Sedad Hakkı Eldem 'marka'sı üzerine yeni araştırma ve değerlendirmeleri tetikleyecektir kuşkusuz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Clicky Web Analytics