13 Nisan 2009 Pazartesi

Fransız sinemasının harika çocuğu François Ozon

Fransız sinemasının harika çocuğu olarak tanımlanan François Ozon dün İstanbul’daydı. Uluslararası İstanbul Film Festivali kapsamında son filmi Ricky’nin gösterimi için Emek Sineması’nda izleyicilerle buluşan Ozon, film sonrasında izleyicilerin sorularını yanıtladı. Ozon güler yüzlülüğü ve samimi tavrıyla festival izleyicisinden tam puan aldı.
İngiliz yazar Rose Tremain’in Moth adlı kısa öyküsünden uyarlanan fantastik filmde, sıradan anne babasını şaşırtan Ricky adındaki olağanüstü bir bebek anlatılıyor. Bu tuhaf aile masalı her Ozon filminde olduğu gibi izleyicileri düşünmeye sevk ediyor.
Film sonrasında izleyicilerin sorularını yanıtlayan Ozon, filmde izlediğimiz anne ve bebeğin gerçek hayatta da anne ve çocuk olduğunu belirtti. Filmde bir bebekle çalışmanın zor olduğunu ve bebekle bir günde en fazla beş saat çalışabildiğini ifade eden Ozon, melodramlardan sonra politik bir film yapabileceğini söyledi. Gelen sorular üzerine İstanbul’un çok sinematografik bir şehir olduğunu belirten ünlü Fransız yönetmen Türk sinemasını çok fazla takip edemediğini de sözlerine ekledi.
Sinemaseverlerin 8 Kadın, Havuz, Kumun Altında filmleriyle tanıdığı François Ozon sinemada, Fransız yeni dalga akımının en önemli temsilcilerinden biri kabul ediliyor. Kısa filmler çekerek kariyerine başlayan Ozon, Kızgın Taşlara Düşen Su Damlaları filmiyle Beril Film Festivali’nde Teddy Ödülü aldı, Havuz ile Cannes’da Altın Palmiye’ye aday gösterildi.
Ayrıca, 25’inci Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde Ozon’un yönettiği Veda Vakti adlı filmdeki rolüyle Jeanne Moreau’ya Yaşam Boyu Başarı Ödülü verilmişti.

Gözetleme üzerine
Festivalde günün öne çıkan filmlerinden biri ise Jerzy Skolimowski’nin 17 yıl aradan sonra çektiği Anna İle Dört Gece... Dünyanın uzağında kalmış, her şeyin geç ulaştığı bir Polonya kasabasında geçen filmde, kasabadaki hastanenin krematoryumunda çalışan eski mahkûm Leon’un röntgencilik tutkusu anlatılıyor.
Başlarda küçük cinsel hazlar için yapılan röntgencilik zamanla Leon’un hayatının büyük bir kısmını kaplamaya başlar. Birlikte çalıştığı hemşire Anna’yı gündüz hastanede gece ise evin penceresinden izler. Ama bu bir süre sonra Leon’u tatmin etmemeye başladığında bir gece Anna’nın penceresinden içeri girer ve sabaha kadar başında oturur. Kadını uyurken ve ilk defa bu kadar yakından izler. Bir süre sonra da Anna’nın hayatına müdahale etmeye başlar: Önce sökük bir düğmeyi diker, ardından saatini tamir eder...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Clicky Web Analytics