12 Mayıs 2009 Salı

Türk edebiyatı Batı’da bilinmiyor

Okurlar Türk edebiyatının son dönemde Batı’nın gündeminde yer aldığını düşünüyor, ama yazarlar bunun tam aksini söylüyor
Orhan Pamuk Nobel’i aldı, Türkiye Frankfurt Kitap Fuarı’nın Onur Konuğu oldu, birçok yazarın eserleri diğer dillere çevrildi. Tüm bunlarla Türk edebiyatı daha tanınır hale geldi. Özellikle Pamuk’un Nobel’i almasından sonra Türk edebiyatına ilginin arttığı düşünülüyor ama madalyonun öteki yüzünde; Türk edebiyatının Batı’da tanınmadığı ve ilgi görmediği konusunda hemfikir olan yazar ve yayıncılar var. Türk edebiyatının gerçek anlamda Batı’ya açılıp açılmadığını, Batı’dan nasıl göründüğünü yazarlara sorduk.
Buket Uzuner: Kültürümüze önyargılı ve oryantalist bakış kadar, bizim kendi devletimizin de yazarlarımıza uzun zaman vatan haini gibi bakması, düşünce özgürlüğünün önündeki engeller ve daha pek çok sorun sıralanabilir. Bugün Türk edebiyatının Nobel kazanmış bir edebiyat olması en çok Türk dilinin yüksek edebiyat ve felsefe yapılabilecek kadar yetkin, zengin, köklü ve muhteşem bir dil olduğunu bilmeyen Batılılara anlatmış olmasıdır ki, kendimizi daha net ifade etmemize vesile olmaktadır. Bence Nobel en çok Türk dili açısından hayırlara vesile olmuştur, bunu bizzat katıldığım her uluslararası edebiyat toplantısında görmekteyim.
Cem Akaş: Türk edebiyatına son dönemde asıl ilgi duyan “Batı”, bizim en yakınımızdaki “Batı”, yani Doğu Avrupa. Bunun temel nedeni, Türkiye’deki telif hakları ajanslarının Anglosakson dünyaya kitap satmakta çok zorlanmaları. Dünyanın her yerinde ajans komisyonları yabancı telif satışlarında yüzde 20-25’ken, Türkiye’de yüzde 50’ye varan komisyonlar alan ajansların elinde rehin kalmış Türk yazarlarının bu durumu üzücü.
Peki neler okuyor Batı? Batılı okur için genelde bir Türk yazarının romanı, şu unsurlardan en az birini barındırmalı: a) yazar kadın olmalı, b) cinsel kimlik sorunları işlenmeli, c) etnik sorunlar işlenmeli, d) din sorunları/mistisizm işlenmeli.
Bunları içermeyen kitaplar da yayımlanıyor elbette, ama her birinin “özel durum” olarak açıklanması mümkün. Başka bir deyişle, Türkiye gazete ve televizyon haberlerine Batı’da nasıl yansıyorsa, romanların da bunları yansıtması yeğleniyor. Buradan hareketle, “yabancı turistlerin Türkiye’de başlarına gelenler” konulu romanlar olsa, bu dönemde iyi satacağı söylenebilir. Buna karşın, bizim “has edebiyat” olarak değerlendirdiğimiz, “oku - zevk al - unut” romanlarının dışında kalan romanları doğru dürüst bildikleri, okudukları söylenemez.
Müge İplikçi: Geçtiğimiz aylarda çağdaş İngiliz yazarların yapıtlarını ve dünya görüşlerini tartıştıkları bir toplantıya katıldım. Dünyanın çeşitli ülkelerinden katılan yazar, akademisyen ve yayıncılarla birlikte hem dünya edebiyatını hem de bu edebiyattaki ana akımları tartışabilme şansını yakaladım. Ancak sonuç bizler açısından pek de parlak değildi. Alman bir meslektaşım bana Türkiye’nin ne yazık ki dünya kitap piyasasının dışında olduğunu söyledi. Başka bir yayıncı ise Orhan Pamuk’tan başka bir yazarı piyasanın tanımadığını belirtti. Tartışılan “çağdaş konular içersinde” ırkçılığın dışında Türkiye’nin dahil edildiği hiçbir konu yoktu. Kitaplarımızın yabancı dillere çevrilmesi demek gerçekten dünya kitap piyasasına dahil edilmek, kendi sesimizi sınır ötesine taşımak anlamına mı geliyor; artık pek emin değilim. Dünyaya edebiyatımızı tanıtmak durumundayız.
Selim İleri: Her edebiyatın diğer bir edebiyata katkı sağladığını düşünüyorum. Ne Türkiye’de ne de Batı’da kendi değerlerimiz üzerine yatırım yapamıyoruz. Çünkü hep güncelle sınırlı kalıyoruz. Bir edebiyat kendi ülkesinde sınırlandırılıyorsa asıl değerleri nasıl hayat bulacak...
Nermin Mollaoğlu: Batı dediğimiz İngilizce konuşan canavar genel olarak çeviri yapmakla çok ilgilenmiyor. Türkçeden diğer dillere çeviri yapabilecek çevirmen, redaktör çok az, bunun üzerine yetersiz ya da kötü tanıtım eklenince Türk edebiyatının durumu çok iç acıcı değil. Bu canavar var diye üzülmek, şikâyet etmektense, çalışmak, lobi çalışması yapmak, yabancının tembelliğini bilip ona göre hazırlanmak, İstanbul Kitap Fuarı’nı daha etkin hale getirmek gerekiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Clicky Web Analytics